Sizin Çocuklarınız Ne Kadar Şanslı – 3
Tırtılın kelebeğe dönüşümü gibi bir dönüşüm süreci başlamıştı yaşamımda. Artık terzi olmuştum.
Tırtılın kelebeğe dönüşümü gibi bir dönüşüm süreci başlamıştı yaşamımda. Artık terzi olmuştum.
Bir gün kampüste yürürken çocuk parkında bir anne ve küçük kız çocuğu gördüm. Kız çocuğu mahzun anne ise dünyanın farkında değilmiş gibi çökmüş bir halde idi. İçimde bir şey oldu. Yürüyemedim; oraya kaldırımın kenarına oturdum ve göstermemeye çalışarak hüngür hüngür ağladım.
Terzilik nedir bilmeden sökük dikilecek bir pozisyona koymuşum kendimi ve ben kendimi ne bu pozisyona koyduğumu biliyormuşum, ne de bu pozisyonda terzilik gerektiğini.
Ayşen'in kendi tavuklarıyla ilgili anlattığı öyküler ve yaralanan tavukları kucağına alıp tedavi etmesi beni öyle etkilemiş ki, artık et yiyemez hale gelmişim, farkına varmadan.
Ve horoz ötüşünden bu kadar mutlu olabilmeme de sevindim, yeniden bir kat daha mutlu oldum. Kapıyı açtım horozla birbirimize bakıştık, ben Türkçe konuştum o dinledi. Aaa, bir de baktım, bir tavuk iki civciviyle bana doğru geliyorlar; geldiler ve kapının önünde beklemeye başladılar.
"Kitle hareketlerini anlamak istiyorsanız, Eric Hoffer’in Kesin İnançlılar kitabını okumanızı öneririm."
"Nişanlılık niçin önemli ve niçin farkına varmadan birçok gencinin canının yanabileceği bir dönem? Bir öykü içinde anlatmak istiyorum..."
"Çocuğun anne ve babasının her ikisiyle güvenli sevgi ortamında ilişki kurması onun için bir ihtiyaçtır."
"Soğuk, bıkkın, küskün ve öfkeli insanlardan biri olmayalım. Bu bizim yaşamımız, sahip olduğumuz her şey anlamını yaşamımızdan alıyor."
Bu vesileyle Harun Talha Ayanoğlu’nun şahsında kendini geliştirip bir şahsiyet olma yolunda çabalayan tüm üniversite öğrencilerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Onları geleceğin uygar Türkiye’sinin gerçek mimarları olarak görüyorum.
Bütün olumsuzluklara rağmen birey kendi etki alanı içinde bir hedef koyup azimle o hedefe yönelirse, başarabiliyor.
Gerçeğe saygı, dürüstlük, sorumluluk ve kendi gözüne hesap vermek gibi değerler burada iş başında. ‘Hayriye’ öğretmenin bu değerler tabanında oluşmuş bir iç disiplini var. Ve bu iç disiplin bu toplumun insanında çok eksik.
Bu emek ve zaman ona mutluluk ve huzur olarak dönüyor; sadece kendine mi, birlikte çalıştığı tüm ekibine! Kendisini ve projede emeği geçen herkesi kutluyorum.
Konuyu biraz daha ayrıntılı incelemek isteyenler için aslı 1951’de yayınlanan ve 60 yıl sonra Türkçe’ye çevrilip 2011 yılında bastırılan Eric Hoffer’in Kesin İnançlılar kitabı iyi bir başlangıç olabilir.
Çocukların tamamı özgüven ile doğuyor, keşfetme arzusu ile yanıyor, ne istediklerini çok iyi biliyorlar ve bunları gerçekleştirmek için üzerlerine düşeni yapma konusunda çok istekliler.
Kömür İşçisi Murat Yalçın sadeliği içinde bana, bu kültürün gönül zenginliğini ve edebini temsil ediyor.
Baba olmayı başaran kişi çocuğunu CAN’ını öyle bir besler ki, bu çocuğun kendine güveni yüksek olur, kendi değerini bilir, ben yapabilirim duygusu yüksek olur ve kendini değerli ve sevilmeye layık görür.
Gedikli Anne’nin o hiç azarlamayan, uzun uzun ders vermeyen, o sevecen sesiyle söylediklerini unutamıyordum.
Genç bir üniversite öğrencisi için özgürlük ne anlama gelir? Özgürlük bir gencin nelere sahip olduklarıyla mı, yoksa nasıl var olduğuyla mı ilgili?
"Öğrenen insanın yaşamı ise hiç bitmeyen bir maceradır; her olay, her ilişki, her bakış ve her söz onun zihninde yeni bir boyut açabilir."
Sevgi ile yetiştirilen çocuk yaşam heyecanı ve şevkle doludur; yaşamının en önemli tanığının kendisi olduğunu keşfetmiştir.
Bilin ki çocuğunuz sizi kızdırmıyor, siz çocuğun bir sözüne ya da davranışına kızıyorsunuz.
Geliştiren anababanın çocuğu bir şahsiyet olarak yetişirken, kalıplayan anababanın çocuğu kaçınılmaz olarak sürüden biri, bir kültür robotu olarak topluma katılır.
‘Ne kadar çok baskı yaparsam çocuk o kadar çok çalışır ve o kadar çok öğrenir,’ düşüncesinin bilimsel temeli yoktur; yanlış̧ ve zararlıdır.
Unutmayalım; “Mesaj anlamını bağlamdan alır!” Bu tip konuşmalar, önemli eğitim sohbetleri hep kişiyle yalnızken yer almalıdır. Bunu anne ve babaların bilmesi, öğretmenin bilmesi kadar önemlidir.
“ Çocuğumu anne ve baba olarak karşıma alır, onunla sürekli her fırsatta sohbet ederdim. Ona masallar anlatır ve bu masallarda iki aileyi karşılaştırırdım; her bir seçimin hem şimdi şu an, hem de bir gelecek oluşturduğunu bu masallarda ısrarla tekrar tekrar gösterirdim.”
“Z” toplumunun insanları sadece “BEN” olarak yaşamayı zekice bulurken, “A” toplumunun insanları BENDEKİ BİZİ keşfettikleri için hem “BEN” hem de “BİZ” olarak yaşamayı akıllıca bir tavır olarak görüyorlar. Siz hangi toplumda yaşamak isterdiniz?
Değerli öğretmen arkadaşlarım; Sizin gözlemleriniz Zeynep Öğretmenin gözlemlerine benziyor mu, yoksa farklı mı? Sizin önerileriniz ne, sizce bu konuda neler yapılabilir?
İster evde, ister okulda, ister işte olsun yaşam bir takım, bir ekip içinde oluşur ve gelişir.
Sevgi, saygı ve adalet duygusunu ailesinde, sınıfında, işinde ve ilişkilerinde canlı tutan insanlarımıza selam olsun!
Rahmetli babamın iyi niyetle bana verdiği 20 lirayı okul müdürümün niçin el koyduğunu şimdi çok iyi anlıyorum.
Bir öğrencim, anneannemin ölümünden sonra yaşadığım en büyük trajedi anne babamın ayrılması oldu, dedi.
Kendi iç zenginliğinin değerini bilip, onu koruyarak, kendine tanıklığını önemseyen insanların bulunduğunu bilmek, bana insan olmanın onurunu yaşattı.
Saygı-sevgi-güven kültüründe insanlar kendi yaşamlarında kendileri olarak var olmayı hak ederler ve varoluşlarını sorumluluk bilinci içinde özgürce sürdürebilirler.
Kendi yaşamında kendisi olarak var olmak ancak biz bilinci içinde bir ekibin parçası olduğunuz zaman kabul edilebilecek bir durumdur.
“Doğan Bey, telefondaki kız kendi yaşamında kendisi olarak var olmak istiyor, bu hakkı değil mi, neden onu değiştirmek istiyorsunuz?”
"İşte kitap okumanın faydalarından biri daha karşımıza çıkıyor. Öğrencim beni arıyor ve Doğan Hoca’nın kitapları sayesinde öğretmenliği seçtiğini belirtiyor ve ben de Doğan Hoca’ma yazıyorum.”
Bu iki mirasla çocuk yetiştirmeye özen gösteren ana babalara selam olsun!
Oğlunun gözüyle görüp, empati duyup, onunla bir sohbet başlatsa, baba kendi değerlerini paylaşarak, oğlunun değerlerini öğrenmeye çalışsa, her ikisi için de önemli bir olgunlaşma süreci başlar.
Günlük çalkantılar içinde gergin, kaygılı, öfkeli, telaş içinde yaşayıp gidebiliyoruz. Ve bir ses, gerçek zenginliğin ne olduğunu bize hatırlatıyor. Teşekkürler, zengin abi.
Geçmişinden dolayı yaşama küsmek yerine, geleceğini daha bilinçli inşa etmeye azmetmiş biri var şimdi. Kutluyorum.
Şimdi o küçük çocuk kocaman bir öğretmen oldu ve o 17 yaşındaki delikanlı ağabeyinden öğrendiği güzel dokunuşları öğrencilerine öğretmeye çalışıyor. O hep 17 yaşında kalacak ve o dokunuşlarla ölümsüzlüğü yakalamış olacak.
"Üç yaşındaki kız çocuğu, yolda yürürken, hiç beklemediğim bir anda büyük aileme dönmüş olmanın mutluluğunu iliklerime kadar hissettirdi."
"Sohbet oluşturabilmek ve sohbet içinde kalabilmek için olgun, birçok şeylerin farkında olan donanımlı bir insan olmak gerekir."
"Kişi ifade etmedikçe olaylara ne anlam verdiğini anlayamazsınız. Anlam kişinin iç dünyasında oluşur; bu dünya kişinin 'mahrem' dünyasıdır."
"İki ortamı çok önemsiyorum: 1-Çocuğun içinde yetiştiği aile ortamı; 2- Çocuğun eğitildiği okul ortamı."
"İnsanın kendiyle olan ilişkisi onun en önemli, en anlamlı ilişkisidir; kendiyle ilişkisini temellendirmeden kişinin başkalarıyla anlamlı ve doyumlu bir ilişki kurması olanaksızdır."
"Özgüven kişinin eyleme geçmesini tetikleyen temel duygudur."