Mete Neden Bir Lider Olamaz?
Çocukların tamamı özgüven ile doğuyor, keşfetme arzusu ile yanıyor, ne istediklerini çok iyi biliyorlar ve bunları gerçekleştirmek için üzerlerine düşeni yapma konusunda çok istekliler.
İyi bir anne çocuğunun lider olarak gelişmesini nasıl engelliyor?
(Değerli Okurlarım, Aşağıdaki yazıda değerli meslektaşım Nurdoğan Arkış hava alanında bir anne-çocuk ilişkisiyle ilgili gözlemini anlatıyor. Kendisinin izniyle burada sizlerle paylaşıyorum. Metnin altında Nurdoğan Arkış’ın sitesinin adresini bulabilirsiniz.)
Geçenlerde havaalanında eşim Esra ile uçağın kalkış saatini beklemek üzere bir restoranda bir şeyler atıştırıyorduk. Bağıran bir annenin sesiyle irkildim ve o tarafa baktım. Bizim oturduğumuz yerden on metre kadar ötede “Mete, Mete! Mete diyorum sana gitmeyeceksin oraya, yanıma gel, gitme kaybolursun!” diye bağırıyordu anne çocuğuna “sana kımıldama diyorum, kımıldama! Kaybolacaksın!” diyordu. Ben annenin yüzünü görebiliyordum. Gözler fal taşı gibi açılmış, elinin işaret parmağını sertçe çocuğun yüzüne sallıyordu. Mete sanırım 3-4 yaşlarındaydı ve sırtı bana dönüktü.
Mete olduğu yerde durdu, anne eşyalarını toparlamaya çalışırken, annesinin yanından fırladı ve bizim bulunduğumuz restoranın içine doğru koşmaya başladı. Buzdolabının vitrinine kadar geldi. Vitrindeki yiyeceklere merakla bakıyordu. O sırada anne de yavaşça onun bulunduğu yere doğru (ama aralarında hala on metre kadar var) yürüyordu. Gene sertçe, ama deminkinden daha az bağırarak, “gel yanıma, yanımda dur, kaybolacaksın” dedi. Mete annesinin yanına gitti. Sonra birlikte yürümeye başladılar. Henüz iki metre gitmişlerdi ki Mete aniden annesinin yanından fırladı ve restoranın önündeki paravanın arasından geçmek üzere yere eğildi. Tam paravanın oradan geçerken annesine döndü baktı. Annesi “iyi sen öyle yap, ben de gideyim de gör. Öyle kalırsın burada,” dedi. Mete gene de paravandan geçme hamlesini yapmaya yöneldi. Tam geçecekken tekrar annesine baktı. Annesi el sallayarak, “hadi ben gidiyorum. Sen kal burada. Ben görürüm anneannenleri” dedi ve öteye doğru yürümeye başladı.
Mete baktı ki annesi terk ediyor, birden paravanı bırakarak annesine doğru koştu. Annesi sesin yükselterek “gelme, gelme ben tek başıma gideceğim,” dedi. Mete önüne geçip, annesinin gidişine engel olmaya çabaladı, anne yüz vermeksizin Mete’yi hafifçe kenara iter gibi yaptı ve yoluna devam etti. Mete ağlamaya başladı. Annesinin elini tutmaya çabaladı, anne elini itekledi. Mete bu sefer daha yüksek sesle ağlamaya başladı. Acı çektiği her halinden belli oluyordu. Anne biraz sonra Mete’nin elini tuttu. Mete sıkı sıkıya yapıştı annesinin eline, birlikte yürümeye başladılar. Hepsi iki – üç dakika içinde olmuştu.
Ben bir sosyologum, son yazdığım kitabım (Mümkün) bir özgüven ve liderlik kitabı. O kitabı yazarken sekiz yıl bu konuyu inceledim ve şunu gördüm:
1.Bütün çocuklar liderce bir tutum içerisindeler, hemen hemen her çocuk, hedefini koyuyor, ve o hedefe ulaşmak için çaba sarf ediyor (Mete, restoranın içine girme hedefini koymuştu, ona ulaşmak için koşmuş, paravan engelini aşmaya çabalıyordu).
2.Bütün çocuklar istisnasız çok yüksek bir özgüvene sahipler (Mete, hedefini gerçekleştirmek için korkusuzca tanımadığı bir ortamda –havaalanı- tanımadığı bir mekana –restoran- giriyor, tanımadığı insanlarla ve görevlilerle dolu olmasına rağmen çekinmeden keşfini gerçekleştirmeye girişiyor).
3.Bu durumun farkına varan aileler, çocuklarına olumlu biçimde destek olduklarında her çocuk hem sağlıklı bir kişilik geliştiriyor hem de liderce bir yaşam sürdürüyor.
4.Bu durumun farkında olmayan aileler, çocuklarının özgüvenlerini kırıyor ve liderlik potansiyellerini düşürüyorlar. Tam burada, anne için de bir iki söz etmem lazım: Anne yaptıklarını kötü niyetle yapmıyor. O hem çocuğunun kaybolmasından hem de bir an önce uçağın kalkış kapısına varma kaygısında olan biri. Bu nedenle yapıyor yaptıklarını. Ancak, anne çocuk üzerindeki etkisinin farkında değil.
Şimdi Mete’nin ve Mete gibi bu türden olaylara sık sık maruz kalan çocukların neler öğrendiklerine bakalım:
1.Ben öyle kendi başıma hedefler koymamalıyım, kaybolurum.
2.Benim kendi seçimlerim, arzuladıklarım önemli değil, o nedenle kendi seçimlerimi yapmamam, hedef koymamam daha iyi.
3.Kendi başıma bir şeyler yapmaya, kendi seçimlerimi gerçekleştirmeye çabaladığımda, başta yakın çevrem, buna karşı çıkarlar.
4.Benim yaptıklarımı yakın çevrem dahil kimse desteklemez ve dahası beni terk edip gidebilirler. Hayatta yapayalnızım, desteğim yok, güvenebileceğim kimse yok. Her an terk edilebilirim. En iyisi onların istediği gibi biri olmam, kendi seçimlerimden vazgeçmem, sıkı sıkıya onlara yapışmam.
Bunların sonucunda, Mete, özgüveni düşük, seçimlerini yapmaktan çekinen ve başkalarının dediklerini benimseme eğiliminde olan biri olarak yetişecektir. Bu da onun öğrenciliğini, arkadaşlık ilişkilerini, eşiyle ve çocuğu ilişkilerini, iş yerindeki tutumlarını, vatandaş olarak tavırlarını etkileyecektir.
Peki, anne ne yapabilirdi?
Örneğin, Mete’nin tüm bu davranışları neden yaptığını anlamaya çalışabilirdi. Mesela Mete’ye “Metecim gel bakalım yanıma bir şey soracağım sana, o restoranın içine koştun ya az önce, neden koşuyorsun, anlat da ben de bileyim bakayım?” diye sorabilirdi. Mete bir şeyler derdi, belki “orada o yiyecekler var ya, onlara bakmaya gittim” diyecektir. Bu durumda anne derdi ki “haaa, onları merak ettin, aferin oğlum, merak etmek iyidir. Hadi gel beraber bakalım.” Beraber baksalar ve anne çocuğunu teşvik etse, öğrenmek istediğin bir şey var mı? dese… Mete, var, derse, anne dese ki “e hadi bakalım o zaman sor şuradaki amcalara…” diye ona merak etmenin ve bunları ilgililere sormanın normal olduğunu anlatsa. Bu arada saati kontrol etse ve “Metecim şimdi uçağımıza gitmemiz gerekiyor, yoksa kaçırırız, ananenleri merakta bırakırız, bu doğru değil, hadi bakalım düş önüme bana yolu göster, al bakalım çantanı da kendin taşı,” dese…
Çocukların tamamı özgüven ile doğuyor, keşfetme arzusu ile yanıyor, ne istediklerini çok iyi biliyorlar ve bunları gerçekleştirmek için üzerlerine düşeni yapma konusunda çok istekliler. Bu noktalarda onları biraz doğru yönlendirirsek hem sağlıklı insanlarımız olacak hem de çocuklarımızla gurur duyacağız.
Kaynak: http://www.nurdoganarkis.com/ozguven-ve-liderlik-nasil-engelleniyor/
Doğan Cüceloğlu (27.03.2014)
4 Yorum