DEĞERLİ OKURLARIM…
Rahmetli babamın iyi niyetle bana verdiği 20 lirayı okul müdürümün niçin el koyduğunu şimdi çok iyi anlıyorum.

İyi ki varsınız ve iyi ki yorumlar yazıyorsunuz. Geçenlerde para ve zaman yönetimiyle ilgili bir özlü söz paylaşmıştım, okurlarımdan A. B. Bey’in yazısında bizim toplumun sağlam yapısını, sorumluluk bilinci gelişmiş bir gizli kahraman eğitimcinin varlığını ve toplumdaki ilişkilerin saygı temelli işleyişini gördüm. Kendisinin izniyle yeniden paylaşıyorum. Evet, iyi ki varsınız. Gönlünüzce günler diliyorum.
A. B.’nin YAZISI
Çocukken hiç istikrarlı harçlık alamadım babamdan. İlkel bir çiftlikte doğdum, kasabada okudum ilkokulu…
İlkokul ikinci sınıfta okuyordum. Babam 20 lira haftalık harçlık vermişti ilk kez. Bu harçlık o vakitler o günkü şartlarda bir çocuğu verilecek harçlığın çok fazlasıydı…
Bir gün okul yolundaki bir meydanda düşe kalka toz çamur içinde top oynadıktan sonra şambalı tatlıcısından 20 liranın üstünü alırken okul müdürümüz beni izlemiş…
Kötü görülen üstüme başıma bakıp bir çocukta bu kadar para olamıyacağını düşünerek beni yanına çağırıp cebimdeki paraları vermemi istedi. Çıkarıp hepsini verdim. Bu parayı kimin verdiğini sordu. Babamın verdiğini söyledim. Babamın ismini sordu. Ahmet, dedim. Ne iş yapıyor, dedi. Çiftçi dedim. Bir çiftçinin o günlerde bir çocuğa bu kadar harçlık veremiyeceğini bildiği için baban gelince beni görsün dedi. 19 lira 75 kuruşuma el koydu. Sonra 75 kuruşunu geri verdi…
Kasabanın pazarı için gelen babamı öğle molasında okula getirdim. Müdür, okulun bahçe kapısında atının üstünde başındaki şapkasını çıkartarak saygılı bir tavırla duran babama, “Bu parayı bu çocuğa sen mi verdin, Ağa?” dedi. “Evet”, dedi babam. “Bir çocuğa bu kadar para verilir mi Ağa?” dedi. Babam, “Kış şartlarında her zaman Söğüt Çayı’nı geçemiyoruz, Müdür Bey. Her hafta gelemiyorum. Bu anasının evden uzak tek oğlu. Anası elin elinde oğlumu garip bırakma dediydi…” falan dedi…
Okul müdürü bana sen sınıfına git dedikten sonra babamla ne konuştular bilmiyorum. Ama daha sonra bana her hafta öğretmenimin 150 kuruş harçlık verdiğini; şayet istersem biraz daha verirken ne yapacaksın diye sorduğunu hatırlıyorum…
Çocuğa harçlık yaşına ve ihtiyacına göre verilmeli. Ben varsılım diye günlük ihtiyacının üstünde verilen harçlık çocuğun sorumluluk bilincinin gelişmesini olumsuz etkiler…
Görece babamdan daha yoksul olan rahmetli dayım; “Paranın kazanması kolay; harcaması zordur.” derdi. Nasıl yani dediğimde; “Bak oğlum, parayı kazanması kolaydır; çalışır bir şekilde kazanırsın. Fakat kazandığını ne zaman neye öncelikle harcanacığını bilemezsen geçimde zorlukla karşılaşırsın…” dediğini hiç unutmam…
Rahmetli babamın iyi niyetle bana verdiği 20 lirayı okul müdürümün niçin el koyduğunu şimdi çok iyi anlıyorum. Çocuğa verilen harçlık onun günlük ihtiyacından fazla olmamalıdır. Harçlığını kullanma sorumluluğu çocuğun gelecekteki kişiliğini de belirler…
Süregelen şu yerleşik bonkörlüğümden ve gereksiz harcama alışkanlıklarımdan dolayı şahsen kendimden memnun değilim. Doğru olmalıyım ki, fakir kalışım benim ters giden talihimin eseri değildir; çokça kendimin, biraz da babamın tutumuna yaslanır. Bundan dolayı Tanrı’ya şikayetim babamdan ve kendimdendir…
Doğan Cüceloğlu (23 Şubat 2016)
Yorumlarınızı Paylaşın
İlgili yazılar
Başarı ya da Yenilgi
Ceza mı, Ödül mü?
İki Farklı Aile Ortamı: Siz Hangisinde Yetiştiniz?
Karı Koca İlişkisi ve Çocuk Yetiştirmek
Keşke Biz de Böyle Eğitilebilsek…
Oğlum Eve Polis Çağırmış!
İlgili kitaplar

BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE

GELİŞTİREN ANNE-BABA

GERÇEK ÖZGÜRLÜK

ÖĞRETMENİM BİR BAKAR MISIN?

SAVAŞÇI

0 Yorum