ANNELER ve Babalar! Zeynep Öğretmenin Dediklerine Lütfen Kulak Verelim!

Değerli öğretmen arkadaşlarım; Sizin gözlemleriniz Zeynep Öğretmenin gözlemlerine benziyor mu, yoksa farklı mı? Sizin önerileriniz ne, sizce bu konuda neler yapılabilir? 

Öğretmen Zeynep Özdemir ile Kocaeli Kitap Fuarı imza gününde 24 Mayıs 2015 Pazar günü tanıştık. Çok kısa süren sohbetimizde çocukların davranışlarda gördüğü değişimlerden söz etti, bana yazmasını rica ettim; yazdıklarını kısaca sizlerle paylaşıyorum: 

“Öncelikle kısaca velilerin tutumlarından bahsetmek istiyorum. Veliler sürekli çocukların önünde koşan, onlara sorumluluk vermeyen, her davranışlarında çocuk adına sorgulama ve savunma yapan, çocuğun kendisini savunmasına ve sorunlarla karşılaşmasına izin vermeyen, sevgi göstergesi zannedip maddiyatı öne çıkaran ve maddi her şeyi çocuğun önüne koyan, yanlış oyuncak seçimleri yapan, elektronik aletleri küçük yaşlarda (hatta aylarda) sınırsızca çocuğa sunan, çocuk bana dokunmasında ne yaparsa yapsın anlayışını benimseyen, ‘ben yapamadım çocuğum yapsın, ben sahip olamadım çocuğum olsun’ anlamında hatalar yapan ve bunu da, ‘ben çocuğumu özgür yetiştiriyorum,’ tezi ile savunan, kendi çocuğunu üstün gören ve tüm dünyanın kendi çocuğu etrafında dönmesini isteyen bir görünüş sergiliyorlar.” 

Bana yazdığı mektupta Zeynep Öğretmen daha sonra bu tür davranışlarda bulunan anababa ortamından gelen çocukların davranışları nasıl oluyor, onu anlatmış:

“Bizlere gelen 6-7 yaş grubu çocuklar her geçen yıl; daha bencil, paylaşmayı bilmeyen, sorumluluk almayan, hazırcı, önyargılı ( bilemem, yapamam, yazamam, boyayamam, kesemem), kitabı (okumayı) sevmeyen, dinlemeyi bilmeyen, saygısız, bencilliği özgüven zanneden, mızmız, her şeyi şikâyet eden, aklına eseni yapmak isteyen, hiçbir sorunu çözmeye çalışmayan, en ufak bir engelde anne babaya koşan bireyler olarak gelmesi beni rahatsız ediyor.” 

Gördüklerinden üzülen Zeynep Öğretmen benden rica ediyor; “Sizlerden ricam, velilerin çocuklarını saygılı, sorumluluk sahibi, hoşgörülü, yaptığı hatanın sonuçlarına katlanabilen bireyler olarak yetiştirmeleri için gerekli çalışmaları sunmanız. Anne ve babaların üzerinde sizlerin ve medyanın gücü bizlerden çok daha fazla. Bu konudaki hassasiyetinizi biliyor ve yapacağınız çalışmalar için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum. Gerektiğinde sizlere elimden geldiği kadar yardımcı olacağımı belirtmek istiyorum. İyi çalışmalar.” 

İlk adımı atıyorum ve mektubunu yayınlıyorum. Konuyu yazmakta olduğum “Geliştiren Anababanın Beş Farkındalığı” kitabımda ayrıntılı olarak ele alacağım. Şimdi diğer öğretmen arkadaşların da görüşlerini almak istiyorum; 

Değerli öğretmen arkadaşlarım; Sizin gözlemleriniz Zeynep Öğretmenin gözlemlerine benziyor mu, yoksa farklı mı? Sizin önerileriniz ne, sizce bu konuda neler yapılabilir? 

Toplumumuzun geleceği ile ilgili bu önemli konuya gösterdiğini ilgi için teşekkür ederim. 

Doğan Cüceloğlu (27.05.2015) 

Yorumlarınızı Paylaşın

GÖNDER

1 Yorum

  1. CanerZeynep Öğretmenimin gözlemlerine diyecek var mı? Yaşamımıza şöyle bi' göz attığımız da "katılıyorum" demeyecek olan var mıdır Doğan Hocam? Çocuk; evde, okulda, markette, sokakta, bakkalda, hastanede şımarıyor. Özür dilerim, şımartılıyor. Yeni doğan bir çocuk şımarmayı kendi mi öğretiyor büyüklere yoksa büyüklerden mi öğreniyor? Peki sorunun çözümü ne? Terbiye. Okulda öğretmen, müdür, akranla, hizmetliyle; ailede anneyle babayla; markette müşterilerle, kasiyerle, annesiyle; sokakta arkaşlarıyla, komşularla... Çocuk toplama bir ahlak değil de toplumsal bir ahlaka sahip olursa bu gözlemler azalır mı acaba? Umarım. Teşekkür ederim. ~CŞ
Güncel Video

Çaresizlikten nasıl kurtuluruz?

‘İyimser’ ve ‘kötümser’ olmak arasındaki fark nedir? Çaresiz mi doğuyoruz? Neden depresyona giriyoruz?