Sizin Çocuklarınız Ne Kadar Şanslı! – 1
Terzilik nedir bilmeden sökük dikilecek bir pozisyona koymuşum kendimi ve ben kendimi ne bu pozisyona koyduğumu biliyormuşum, ne de bu pozisyonda terzilik gerektiğini.
Terzilik nedir bilmeden sökük dikilecek bir pozisyona koymuşum kendimi ve ben kendimi ne bu pozisyona koyduğumu biliyormuşum, ne de bu pozisyonda terzilik gerektiğini.
Ayşen'in kendi tavuklarıyla ilgili anlattığı öyküler ve yaralanan tavukları kucağına alıp tedavi etmesi beni öyle etkilemiş ki, artık et yiyemez hale gelmişim, farkına varmadan.
Ve horoz ötüşünden bu kadar mutlu olabilmeme de sevindim, yeniden bir kat daha mutlu oldum. Kapıyı açtım horozla birbirimize bakıştık, ben Türkçe konuştum o dinledi. Aaa, bir de baktım, bir tavuk iki civciviyle bana doğru geliyorlar; geldiler ve kapının önünde beklemeye başladılar.
"Nedir kardeşim, bunların da her iki kelimesinden biri "lütfen," öbürü de "teşekkür ederim." Artık bu kelimelerin de hiç anlamı kalmadı, insanlar daha seçerek bu kelimeleri bilinçli kullanmalı," dedim. Daha sonra da, "Bu bir savunucu tutum olmasın, Doğan? Emin misin? diye düşündüm.
Kişilerarası ilişkilerin altında bireysel çıkarlar bulunduğu çok doğal olarak kabul edilmiş durumda ve anladığım kadarıyla Amerikan kültürü insan ilişkilerinin bu yönden formülünü oluşturmuş. Her şey açı seçik her iki tarafça biliniyor. Yani mış gibi bir durum yok.
"Kitle hareketlerini anlamak istiyorsanız, Eric Hoffer’in Kesin İnançlılar kitabını okumanızı öneririm."
"Bana yazan kişinin yaşamla, toplumla, kadınlarla ilgili bazı yorumlarına katılmayabilirsiniz. Benim ele almak istediğim, bu mektupta bana acı veren psikolojik danışmanlık yapan meslektaşımın yargılayıcı bir tavır içinde bir yargıç gibi hükümler vermesi."
Son derste Bay X, “Evet, işte bu. Tam istediğimi yapmışsın,” dedi ve ekledi “Bunu bir daha yapma. Sadece başkaları istiyor diye sana hiç uymayan, ters gelen bir şeyleri yapma. Kendin olmaktan çıkarsın ve kaybolursun,” diye ekledi. Bu cümle tüm yaşamım boyunca benimle oldu.
Bu vesileyle Harun Talha Ayanoğlu’nun şahsında kendini geliştirip bir şahsiyet olma yolunda çabalayan tüm üniversite öğrencilerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Onları geleceğin uygar Türkiye’sinin gerçek mimarları olarak görüyorum.
Gerçeğe saygı, dürüstlük, sorumluluk ve kendi gözüne hesap vermek gibi değerler burada iş başında. ‘Hayriye’ öğretmenin bu değerler tabanında oluşmuş bir iç disiplini var. Ve bu iç disiplin bu toplumun insanında çok eksik.
Konuyu biraz daha ayrıntılı incelemek isteyenler için aslı 1951’de yayınlanan ve 60 yıl sonra Türkçe’ye çevrilip 2011 yılında bastırılan Eric Hoffer’in Kesin İnançlılar kitabı iyi bir başlangıç olabilir.
Kömür İşçisi Murat Yalçın sadeliği içinde bana, bu kültürün gönül zenginliğini ve edebini temsil ediyor.
‘Challenge’ kelimesini dilimizde karşılayacak bir tek sözcük yok
"Yaşamımızın her alanında öğrenilmiş cehalet içinde olabiliriz."
"Öğrenen insanın yaşamı ise hiç bitmeyen bir maceradır; her olay, her ilişki, her bakış ve her söz onun zihninde yeni bir boyut açabilir."
"Özgecan’ın ölümünün beyhude olmaması için taşıdığım kaygıları dile getirmek istiyorum..."
Bir kitap bir insanı, bir insan bir toplumu değiştirebilir. Bu toprakların çocuklarında bu gücün olduğuna inanıyorum
Üniversitede bir gün cesaretimi toplayıp, babama sordum: “Baba bu çocukları nasıl okutacağını hiç düşünmedin mi; neden on bir çocuk?”
Mahalle deyip geçmemek gerek, diye düşündüm. Yalnız insanlarıyla değil, kedileri ve köpekleriyle bir mahallem vardı ve ben onun içinde yaşıyordum.
Kitabın yazılması yetmez; kitabın okunması içinde çaba göstermem gerektiğine inanıyorum.
Ağzıma aldığım her bir lokma, içtiğim her bir sigara, yazdığım her bir kelime bir seçimdir.
Bu toplumun iyi niyetli insanları var ve kendileri gibi iyi niyetli birini zor durumda görünce elinden geleni yapma değerini yaşatıyorlar.
Üç yaşındaki kız çocuğu, yolda yürürken, hiç beklemediğim bir anda büyük aileme dönmüş olmanın mutluluğunu iliklerime kadar hissettirdi. Evet, ben büyük bir ailenin parçası olduğunu hissettim. Ve “hoş bulduk!” diyorum!
DAĞLICA’da şehit düşen ve yaralanan askerlerimizle ilgili haberleri duyunca içim yandı. Şehit düşen askerlerimizin anne ve babalarının, yakınlarının, dostlarının acılarını içimde hissediyorum. O gençlerle ve onların anne ve babalarıyla Anadolu’nun değişik köşelerinde yaptığım konuşmalarda, verdiğim seminerlerde göz göze geldik, birbirimize gülümsedik, kucaklaştık, gönül bağı kurduk. Ve şimdi onları bir daha göremeyeceğimi, kucaklayamayacağımı düşünmek içimi yakıyor. […]
Korku Kültürü içinde kurulan güçlü güçsüz ilişkileri… Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor muyuz? Korku Kültürü ne demek, biliyor muyuz? Ne demek güçlü güçsüz ilişkisi?
"Üç yaşındaki kız çocuğu, yolda yürürken, hiç beklemediğim bir anda büyük aileme dönmüş olmanın mutluluğunu iliklerime kadar hissettirdi."
"Çok renkli bir toplumuz; çok kültürlüyüz ve yüzyıllar içinde renkli karakterler oluşmuş."
"Hayretler içinde bakakaldım. İki farklı dünyanın insanları gibiydik; aynı duruma bakış tarzımız ve anlam verişimiz çok farklıydı."
"Formül "yüz"dür. Ben her türlü yüz baskın ortama karşıyım. Bu tür ilişkiler ortamında ruhum sıkılıyor. Ben 'can cana bir yolculuk için iletişim,' diyorum."
"Joshua annesine, "Hastayım ama coğrafya projemi kaçırmak istemiyorum, ben okula gitmek istiyorum, anne," diyerek annesini kendisini okula götürmeye ikna etmiş."
"İçi biliyor, ama bilmiyor muş gibi yaşamına devam ediyor. Çünkü ne yapacağını bilmiyor."
"Bu kadar emek verilen ve mükemmele yakın bir tarzda eğitim alan insanların toplumu nasıl oluyor da maddi refahta bu kadar yükselirken huzur ve mutluluğu yakalamakta başarılı olamıyor?"
“İçinizi dinleyin hocam,” dedi. “İçiniz, hakkaniyet peşinde; beyniniz, düşünceleriniz ise eşitlik istiyor."
"Siz ne diyorsunuz: bir küçüğünüz size “Aferin!” dese nasıl karşılar, ne hissedersiniz?"
Hepimizin içinde bir çocuk var. Ara sıra onu da ziyaret edelim, kucaklayıp öpelim, konuşalım, sohbet edelim, istiyorsa oynayalım. Anavatan özlemi bir başkadır; ondan kendimizi yoksun bırakmayalım.
"Dede torunuyla bu etkileşimin zenginliğinin farkında olmayabilirdi. Ve o zaman yaşamında ne kadar özel ve anlamlı bir anının kaybolduğunu fark edemezdi."
"Ana babalar çocuklarını park içinde yaşamaya mı hazırlasınlar, yoksa orman içinde yaşamaya mı?"
"Arabadan indikten sonra içimde hüzün, kafamda bu sorular vardı."