Kayseri’deki Çocuklarımızın Düşündürdükleri

Korku Kültürü içinde kurulan güçlü güçsüz ilişkileri… Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor muyuz? Korku Kültürü ne demek, biliyor muyuz? Ne demek güçlü güçsüz ilişkisi?

Acı, kızgınlık, tiksinti ve nefret duymamak elde değil. Son iki gündür aklımdan çıkaramıyorum. Çok şükür toplum olarak çocuklarımıza sevgi, şefkat ve koruma duygusunu kaybetmemiş olduğumuzu yazılanlardan anlıyorum. Ama görmediğimiz, duymadığımız yerlerde çok acı çeken çocuklar olduğunu da biliyorum. Dayak, tokat ve sopa ile olduğu zaman şiddet hemen görülüyor; ya sevgisiz, şefkatsiz, umursamaz aile ortamlarında solup giden, filizlenemeyen ruhlar; onları haber yapıyor muyuz? 

Dört, beş yaşında gözüne hüzün çökmüş çocuklar görüyorum çevremde. Çevrelerinde asık suratlı, soğuk, bıkkın, kaygılı ve öfkeli ruhsuz tipler. Kayseri’deki kadına öfkelenmek ve ona en ağır cezaların verilmesini istemek benim de içimden geçiyor. Ama sormadan edemiyorum, “Acaba onun anası, babası ona nasıl analık, babalık yaptı? Onun ruhu kaç yaşlarında hangi yöntemlerle yaralandı, zedelendi ve öldürüldü. O çocukken bunu gören olmadı mı, içi sızlayıp, el atan, sahip çıkan olmadı mı?” 

Korku Kültürü içinde kurulan güçlü güçsüz ilişkileri… Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor muyuz? Korku Kültürü ne demek, biliyor muyuz? Ne demek güçlü güçsüz ilişkisi? Ne demek iç çocuğu utandırılmış, sindirilmiş, sessiz ve sinsi bir öfke ile dolu, kendinden zayıf birini bulduğu zaman ona eziyet etme ve acı çektirmeyi bekleyen insan olmak? Neden hepimiz öfke doluyuz? 

Neden? 

Bunun bir sebebi olmalı, anlamak için bilimsel araştırma yapıyor muyuz? Sanıyoruz ki, belirli sayıda kötü insanlar var, bunları yakalayıp en ağır cezaları verirsek, toplum bu kötülerden kurtulacak. Bu kadını cezalandıralım, gayet tabii yasalar işleyecek ve suçunun cezasını çekecek. Ama lütfen öğrenemeye açık bir toplum olalım. Bu kadın nerede yetişti; nasıl bir ailede, hangi mahallede, hangi okulda yetişti? Onun yetiştirenleri kim yetiştirdi? Niçin öyle yetiştirdi? 

Her birimiz içimizdeki öfkenin kaynağını tanımalıyız. Ben kendi içimdeki öfkenin, korkunun, yalnızlığın kaynağını keşfettikçe daha insan, daha kendim olmaya başladım. Ne yalan söyleyeyim, benim Facebook sayfasında yazılan yorumları okuduğum zaman sizlerle gurur duyuyorum ve Türkiye’nin geleceğine inancım artıyor. 

İyi ki varsınız, iyi ki okuyorsunuz, yazıyorsunuz, eleştiriyor ve değerlendiriyorsunuz. Lütfen var olmaya ve siz olmaya devam edin. Sayılarımız çoğalsın, çoğalsın ve tüm çocuklarımızı kucaklayacak sayılara ulaşsın. 

Doğan Cüceloğlu (25.12.2015) 

Yorumlarınızı Paylaşın

GÖNDER

0 Yorum

  1. Henüz yorum yapılmamış.
Güncel Video

Çaresizlikten nasıl kurtuluruz?

‘İyimser’ ve ‘kötümser’ olmak arasındaki fark nedir? Çaresiz mi doğuyoruz? Neden depresyona giriyoruz?