Bunalan Öğretmenler (2)

"Çocukların okula ısınması uzun bir süreç alır ve bu süreç içinde çocuğun yabancılık, yalnızlık, gerginlik hissetmesi gayet doğaldır."

Bu yazı geçen haftaki yazının devamıdır. İlk makaleyi okuyanlar anımsayacaktır, “Önemseyen” adını verdiğim bir öğretmen şöyle yazmıştı:

1. sınıf öğrencilerim sık sık, “Kimse benimle oynamıyor. Arkadaşım yok,” diyor. Bu soruna nasıl bir kalıcı çözüm bulabiliriz? Konuyu gündeme getiren daha çok eğitim seviyesi üniversite mezunu olan velilerimdir. Saygılarımla.

İlk yazıdaki irdeleme yöntemini kullanarak devam edelim:

Üzerinde konuşacağımız konu ne?

Üzerinde konuşabileceğimiz birden fazla konu var: 1- “Arkadaşım yok” diyen çocuklar; 2- Konuyu gündeme getiren annelerin eğitim düzeyi.

Şimdi çocukların arkadaşım yok diyerek yakınmalarını ele alalım:

Çocuklar için o yaşta arkadaşlar çok önemli; aslında çocuk içinde bulunduğu yeni ortamın yabancılığını, o yabancı ortamda oluşan yalnızlığını, yalnızlıktan oluşan kaygının gerginliğini “tanıdığı bir yüz” bularak atmak ister. Bu tanıdık yüz kendi yaşıtı bir çocuksa çok mutlu olur. Çocukların okula ısınması uzun bir süreç alır ve bu süreç içinde çocuğun yabancılık, yalnızlık, gerginlik hissetmesi gayet doğaldır.

Bazı çocuklar çok koruyucu bir ortam içinde büyümüş olabilirler ve bu nedenle okul ortamı onların “ana kucağından” ayrıldığı ilk durum olabilir. Bu çocuklar çok daha şiddetli ve uzun süreli bir kaygı ve yalnızlık dönemi yaşarlar. Eğer çocuğun içinde yetiştiği ortamda anne ve baba sürekli çocuğu korumuşsa ve en basit durumlarda dahi çocuk için karar verip hareket etmişse – şimdi hırkanı giy üşürsün, koşma düşersin, yemeğini bitirmeden masadan kalkmayacaksın gibi- bu çocuk okula gittiğinde çişini bile kendi başına yapmaktan aciz olabilir. Hatırlayacaksınız, çocuk kendini aciz hissettiği zaman kaygılanır, mızmızlanır, ağlar.

Şimdi gelelim ikinci gözleme; bu konuda “önemseyen” adını verdiğim öğretmen arkadaşımdan biraz daha bilgi vermesini isteyeceğim, eğer bana yazarsa sizinle daha sonra paylaşırım. İstediğim bilgi şu: iki ihtimal var, ya eğitimli annelerin çocukları daha çok yakınan çocuklar – böyleyse, eğitimli annelerin çocuklarını daha koruyucu, daha aciz yetiştirdiği yönünde bir hipotez geliştirebiliriz; ya da bütün çocuklar yakınıyor, ama eğitimli anneler durumun daha çok farkındalar ve konuyla ilgileniyorlar. Böyle olunca da, eğitimli annelerin, eğitimsiz annelere kıyasla, çocuklarının psikolojik sağlığı ile daha yakından ilgilendiği ve bu nedenle daha sağlıklı çocuklar yetiştirebileceği sonucunu çıkarabiliriz.

Temel konu okulun ilk günlerinde 1. sınıfa gelen çocukların yakınması ve kendilerini aciz hissederek bir büyükten yardım ister durumda olmaları.

Peki, bu durumda ne yapılmalı? 

Okul yönetimine, öğretmelere düşen sorumluluklar var, anne babaya düşen sorumluluklar var.

Okul yönetimi ve öğretmenler yeni gelen öğrenciler için “uyum etkinlikleri, oyunlar, yakınlaşmalar, tanışmalar” dönemi hazırlamalı. Bu dönemin amacı, çocukların öğretmenleriyle ve yeni arkadaşlarıyla kaynaşmalarıdır. Bu uyum ve kaynaşma dönemi ihmal edilirse her öğrenci, ormana ilk defa bırakılmış bir evcil hayvan gibi, kader kısmet nasibine hangi çile, acı, kaygı, korku düşerse onu yaşar ve bu yaşadığı şeylerin bazen ömür boyu acısını çeker. Çocukların ilk uyum ve kaynaşma dönemi okul idaresinin ve öğretmenin tesadüflere bırakamayacağı kadar önemlidir. 

Bu uyum ve kaynaşma dönemi için ne yapılması gerektiğini, nasıl planlanacağını okulun rehber öğretmenleri bilir; onlar okul yönetimine yol gösterebilirler.

Anne babalar çocuklarının geçiş dönemi içinde olduğundan ne kadar haberdar ve bu dönemin çocuğu yaşama hazırlamadaki önemini ne kadar anlıyorsa o derece de sağlıklı kararlar vererek çocuklarıyla konuşacaklardır.

Bu son cümle kendi başına önemli ve kapsamlı bir konu: çocuğu okula hazırlama ve okulda uyumunu sağlamak için anababa olarak iletişim kurmak bir kitap bölümü oluşturacak kadar kapsamlıdır.

Önümüzdeki hafta “disiplin” öğretmenin gözlemleri ve duygularını BUNALAN ÖĞRETMEN (3)’te ele alacağım.

Doğan Cüceloğlu (13/01/2007)

Yorumlarınızı Paylaşın

GÖNDER

0 Yorum

  1. Henüz yorum yapılmamış.
Güncel Video

Çaresizlikten nasıl kurtuluruz?

‘İyimser’ ve ‘kötümser’ olmak arasındaki fark nedir? Çaresiz mi doğuyoruz? Neden depresyona giriyoruz?