Deniz’i Neden Dinliyorlar?
"Şaşırdığım şey, bir çocuğun sözünü dinlemek için büyüklerin susmasıydı. Genelde bu bizde pek görülmezdi."
Yaşanmış bu öyküyü sizlerle paylaşmak istedim. Çocuklarımızı severiz, gözümüzü kırpmadan onlar için hayatımızı tehlikeye atabiliriz. Ama küçükken çocukları insan yerine koyma alışkanlığımız yok. Bunun üzerinde düşünmemizi ve neden böyle yaptığımızı anlamak istiyorum. Aşağıdaki öyküyü okuduktan sonra bu konuda düşündüklerinizi yazarsanız sevinirim.
“Tahminen 7-8 yaşlarında kadardım, Kuşadası’nda oturan teyzemleri ziyarete gitmiştik. Almanya’da yaşayan dayımlar da teyzemlere gelmişti. Dayımın eşi bir Alman’dı ve hepimiz onu hem çok sever hem de onun her davranışını merakla incelerdik. Onların bir de çocukları vardı. Adını Deniz koymuşlardı, hem Türklere hem Almanlara uyacak şekilde. Almanlar ona “Dönis” gibi bir şey diyorlardı, biz bu söyleyişe bayılıyorduk.
Ortam o kadar güzeldi ki bütün kuzenler, teyzeler, dayılar, büyükler, küçükler bir aradaydık. Ailenin ne kadar tatlı bir şey olduğunu en iyi fark ettiğim zamanlardan biriydi o gün. Nefis yemek kokuları iştahımızı açıyordu. Gülüp eğleniyor, büyüklerimizin, “Sessiz olun, yavaş konuşun, koşturmayın…” uyarılarına aldırmadan kahkahalarla gülüyor, koşup oynuyorduk.
Bir ara çok garip bir şey oldu. Büyüklerin sohbetlerine, kuzenim Deniz, Almanca bir şeyler söyleyerek katıldı. Herkes birden susarak onu dinlemeye başladı. Almanca konuştuğundan biz onun ne dediğini anlamıyorduk; dediklerini bir şarkı gibi dinliyorduk. Fakat onu dinleyen anne ve babası ne dediğini anlıyordu. Şaşırdığım şey, bir çocuğun sözünü dinlemek için büyüklerin susmasıydı. Genelde bu bizde pek görülmezdi. Biraz özenerek biraz hayranlıkla, azıcık da imrenerek izledim bu durumu.
Ona “Sus, dur, büyükler konuşurken küçükler lafa girmez” dememişler miydi? Ne güzel dinliyorlardı onu… Büyük adam gibi saygı görüyordu. Keşke biz de büyüklerimizden çekinmeden, onlar konuşurken fikrimizi söyleyebilseydik ve bizi de onun gibi dinleselerdi… Gelenek böyleydi, kimsenin bunda bir suçu yoktu.
O zamanlar çocuk aklımla içimi acıtan şey yıllar sonra değişti. Ben çocuğuma, Deniz’e gösterilen saygıyı gösterdim. O konuşurken onu dinledim. Ancak ona büyüklerin konuştuğu her konuda konuşmaya katılmamayı, büyüklerini saygıyla dinlemeyi de öğrettim. Nedenini açıklayarak yapması ya da yapmaması gereken şeyleri anlatmaya çalıştım. Fakat o günü hiç unutmadım…
Kezban Küçük”
Evet, öyküyü okudunuz. Çocuklarımızı sevdiğimiz halde neden onlara küçük insan muamelesi yapmıyoruz? Emek ve zamanınız için teşekkür ederim.
29 Mayıs 2016
7 Yorum