İletişim Sıfırın Altında, Eksi!!
"Hayatta kalmayı becermek ile yaşamayı becermek çok farklı!"
Kitap imzalatan yaşlı bayan, “Kocamla iletişim sorunlarımız var, ne yapacağım?” diye sordu. Yüzü acı, alaycı bir tebessümle kaplıydı. Umutsuzdu, ama öylesine sormaktan da kendisini alıkoyamamıştı.
“İletişim sıfır mı?” diye gülümseyerek sordum.
“Sıfır değil!” dedi. Durdu, nefes aldı; “Eksi,” dedi, “sıfırın altında!”
“Kaç yaşında eşiniz?” diye sordum.
“Yetmiş sekiz,” dedi.
Yüzüne baktım; bakıştık. ‘Benim elimden ne gelir,’ bakışıma, ‘Biliyorum, ama söylemeden edemedim,’ bakışıyla cevap verdi. Hüzünlü bir veda bakışıyla imzaladığım kitabı aldı, ayrıldı; imza sırasındaki diğer kişiye bakarken aklım giden yaşlı bayandaydı; içimde bir burukluk vardı.
Bu etkileşimin acısını içimde hala taşıyorum. Beni çok düşündürdü:
· Baş başa aynı evde yaşamak durumunda olan yaşlı karı kocaların acaba ne kadarı bu durumda? Bu azaba nasıl tahammül ediyorlar?
· Sıfırın altında iletişim olur mu? Bunun üstünde düşündüm. Evet olur. ‘zehirli iletişim’ diyebileceğim bir tür var! O yüz ifadeleri, ses tonu, gözlerdeki bakış, bar bar bağırır: “Umrumda değilsin; değersizsin; sen de bir bozukluk var; sevilmeye layık değilsin!”
· Durumun böyle olmasından, bu hale gelmesinden, yaşlı bayan hiç, ama hiç sorumluluk almıyordu; her şey o yetmiş sekiz yaşındaki erkeğin omuzlarına yüklenmişti.
Hayatta kalmayı becermek ile yaşamayı becermek çok farklı!
Doğan Cüceloğlu (25.03.2015)
5 Yorum