Dilencilik! En Popüler Meslek
İlişkilerde hakkaniyet insanca yaşamanın vazgeçilmez bir yaşam değeridir.
İçinde yetiştiğim ortamda, ‘bedava sirke, baldan tatlıdır,’ denirdi. Herhalde içimize sinmiş, sürekli, ‘bedavaya getirmek, karşılığını vermeden, emek vermeden kazanmak,’ yolları aradığımızın farkına varıyorum.
‘A’ ve ‘B’ gibi iki insan arasında menfaat ilişkisi söz konusu olduğunda iki ihtimal düşünüyorum:
(1) Bu ilişki adil bir ilişki olabilir; her iki tarafta, her hangi bir baskı, zorlama söz konusu olmadan, ilişkide kendini eşit ve hakkını almış olarak görür. İngilizce ekonomi dilinde, ‘Fair Exchange’ dedikleri durum budur.
(2) Menfaat ilişkisi adil olmayan bir ilişki olabilir. Adil olmayan ilişkilerin de iki türü vardır: a) Gasp ve b) Dilencilik.
Gasp ilişkisinde ‘A’ kendini güçlü, karşısındaki ‘B’yi çaresiz gördüğü için istismar eder, emeğini, zamanını, bilgisini sömürür, gasp eder ve karşılığını vermez. İnsaf diye bir şey yoktur; adil davranmak bu ilişkide bir değer değildir. Dilencilikte ise gaspın tam zıttı bir ilişki vardır. ‘A’ kendini güçsüz, çaresiz ‘B’yi güçlü görünce dilenmeye başlar. Böyle bir ilişki içinde ‘A’ kişisi elde etmek istedikleri için emek ve zaman vermek istemez. O karşıdakinin dini duygularını, gizli kalmış korkularını, kaygılarını kullanıp kendini acındırarak dilenir.
Dilenci tutumu ve gasp tutumu özde birbirinin aynısıdır. Her ikisi de hakkaniyet, adil olmak, kazandığını hak etmek konusunda duyarsızdır. Her ikisi de baldan tatlı olan bedava sirkenin peşindedir. Dilenci, “yavrularının başı, gözü için; Allah seni sevdiklerine bağışlasın” diyerek karşıdakini sömürmeye çalışır; zalim, “evini başına yıkarım, hayatı sana zindan ederim,” diyerek. Her ikisi de ‘Korku Kültürü’nün ürünüdür. Korku kültürü içinde doğup büyüdüğümüz için çoğu kez ne zaman gasp ettiğimizin, ne zaman dilendiğimizin farkında olmayabiliriz. En acısı bu gasp ve dilencilik ilişkisini sadece sokaklarda, esnaf ve iş ilişkilerinde değil, ailede karı koca, anababa çocuk ilişkilerinde de görmek mümkün; güçlü gasp ederek, güçsüz dilenerek hayatta kalmanın peşinde. İnsanca yaşamanın sadece hayatta kalmak mücadelesinden farklı olduğunu anlayan bir toplum olduğumuz zaman ailede, iş hayatında ve toplumda ilişkilerimiz değişecektir.
İlişkilerde hakkaniyet insanca yaşamanın vazgeçilmez bir yaşam değeridir.
Doğan Cüceloğlu (09.05.2015)
1 Yorum